Töre - Kadim Türk devletçiliğinin adalet ve nizam felsefesi![]() Bakü – 01.12.25. Taclı Beyim /Türkel Media/: Kadim Türk halklarının tarihine baktığımızda, Hunlardan Göktürklere kadar uzanan geniş coğrafyalarda kurulan imparatorlukların yalnızca askeri güç üzerine değil, derin köklere sahip sosyal ve siyasi bir düzen üzerine inşa edildiği açıkça görülmektedir. Bu düzenin temelinde ise, yazılı kanunlardan ziyade, Töre adını verdiğimiz manevi, etik ve hukuki bir sistem yer almaktaydı. Töre, göçebe toplumun yaşam tarzı gereklilikleri ile Gök Tanrı'nın (Tengri) kozmik iradesini birleştiren, hakanından sade çobanına kadar herkesin tabi olduğu evrensel bir kanundu. Aslında Töre’yi yalnızca örf ve adet hukuku olarak değerlendirmek eksik olur; o, kadim Türklerin millet olma bilincini ve devletçilik ideolojisini şekillendiren temel felsefeydi. Töre’nin en önemli özelliği, hükümdar (hakan) otoritesini bile belirli sınırlar içinde tutmasıydı. Hakan, Töre’nin yaratıcısı değil, daha çok onun gözcüsü ve uygulayıcısı olarak hareket eden ana figürdü. O, Töre’nin koruyucusu sıfatıyla, kendisi de adalet (Könilik) ilkelerine uymak zorundaydı. Bu bağlamda, Hakan’ın Töre’den uzaklaşması, onun iktidar meşruiyetini kaybetmesine yol açabilirdi ki, bu da devletin yıkılışının başlıca nedenlerinden biri sayılırdı. Zaten Orhun-Yenisey Abidelerindeki Bilge Kağan ve Kül Tigin’in hitaplarında halka verilen temel mesaj, Töre’ye riayet etmenin devletin bekasının güvencesi olduğu yönündeydi. ![]() Hukuki açıdan Töre, toplumdaki en ciddi suçlara karşı sert ve kararlıydı. Kabile mülkiyetine veya birliğe ihanet, at hırsızlığı ve kasten adam öldürme gibi eylemler, doğrudan toplumsal düzene karşı işlenmiş sayılır ve cezaları çoğu zaman ölümle sonuçlanırdı. Bu sertlik, göçebe toplumun askeri disiplinini ve güvenliğini sağlama amacı taşıyordu. Şunu belirtmek gerekir ki, kadim Türklerin ikili yönetim sistemi (Doğu ve Batı Hakanlıkları), askeri-idari yapılanma biçimleri ve özellikle diplomatik ilişkilerdeki sorumlu yaklaşımları, komşu medeniyetler tarafından incelenmesine neden olmuştur. Öyle ki, Çin hanedanları (özellikle de Qi ve Tang hanedanları) Türk askeri teşkilatlanmasının bazı unsurlarını ve devlet idaresi prensiplerini kendi sistemlerine adapte etmeye çalışmışlardır. Töre aynı zamanda kadınların sosyal statüsüne de değinmekteydi; Hatunların mahkeme ve siyasi kararların alınmasına katılma hakkının bulunması, kadim Türk toplumunun diğer eski medeniyetlerden toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farklılaştığını gösteren önemli bir unsurdur. Töre, böylelikle yalnızca ceza hukuku değil, aynı zamanda şeref, dürüstlük ve kabileye sadakat gibi manevi değerleri kapsayan etik bir mecmuaydi. Kanaatimce, kadim Türklerin kurduğu büyük imparatorlukların temel sırrı, işte bu yazılı olmayan, fakat herkes tarafından kabul edilmiş ve derin saygı duyulan Töre sisteminde gizlenmekteydi; bu sistem, sonraki Türk-İslam devletçilik geleneklerinde de izlerini korumuştur. Bu etkinin en belirgin örneklerinden biri, XIII. yüzyılda Cengiz Han’ın kurduğu ve kontrolündeki geniş topraklarda uygulanan Büyük Yasa kanunlar derlemesinde Töre prensiplerinin belirli ölçüde yer bulmasıdır; Yasa da Töre gibi, yazılı ve yazılı olmayan hukuki normları birleştirerek, büyük bir imparatorlukta düzeni sağlayan temel yasal çerçeve rolünü üstlenmiştir. ![]() |
Son xəbərlər
|
Xəbər lenti
Təqvim
|



