9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

1-06-2025, 09:06
Oxunub: 15
Çap et
9. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

“Ticaret Koridorları Güvenliği ve Türkiye” Güçlü tarihsel ve kültürel arka plana rağmen stratejik nitelikli diyaloğun henüz gelişmekte olduğu Türkiye - Orta Doğu veya daha dar kapsamda Türkiye - Körfez Ülkeleri ilişkilerinin kırılgan eksenden yeni dengeler, yeni roller ve yeni ittifaklara uyum sağlayacak bir iş birliği eksenine dönüşmesi seçenekten öte zorunluluktur. Vizyon ve ferasetle bakıldığında tarihin ve zamanın ruhunun uzun süredir bunu hatırlattığı farklı krizlerde test edilmiştir....
Güçlü tarihsel ve kültürel arka plana rağmen stratejik nitelikli diyaloğun henüz gelişmekte olduğu Türkiye - Orta Doğu veya daha dar kapsamda Türkiye - Körfez Ülkeleri ilişkilerinin kırılgan eksenden yeni dengeler, yeni roller ve yeni ittifaklara uyum sağlayacak bir iş birliği eksenine dönüşmesi seçenekten öte zorunluluktur. Vizyon ve ferasetle bakıldığında tarihin ve zamanın ruhunun uzun süredir bunu hatırlattığı farklı krizlerde test edilmiştir.

Din, dil, tarih ve coğrafya kardeşliği dışında “stratejik karşılıklı bağımlılık ve güven inşası“, Türkiye - Körfez (Arap) Ülkeleri ilişkilerinin önündeki temel zihinsel eşiktir. Ülkeler arası önceliklerin ve farklılıkların, bölgesel zayıflığa ve güvenlik açığına dönüşmemesi için doğru yönetilmesi ortak risk ve fırsatlara odaklanma ile mümkün olacaktır.

Suudi Arabistan - İran rekabeti, Körfez'in jeopolitik ve jeostratejik konumu kapsamında önem arz etmektedir. Tarihsel olarak uzanan bu rekabette bölgesel ve mezhepsel eksende Şii - Sünni ayrışması kritik bir konudur. Aralık 2010'da başlayan Arap Baharı; Orta Doğu'da İran'ı daha da güçlendirmiş ve Körfez ülkeleri için Şii - Sünni mezhepsel gerilimini artırmıştır. Özellikle Yemen'de ve Sudan’da devam eden iç savaşlar, Körfez ülkeleri içindeki jeopolitik ve jeoekonomik sorunları daha da derinleştirmiştir.

Irak’ın işgalinden bu yana, İran’ın Şii eksenli yayılmacı ve çevreleyici politikalarının Bağdat, Şam, Beyrut ve Sana’a üzerindeki etkisi, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinde ve Arap dünyasında ulusal güvenlik tehdidi algısını artırmaktadır. Ayrıca Yemen’de Şii Husiler’in başkent Sana’a’yı ve Ülke’nin kuzeyindeki bölgeleri kontrol etmesinin Orta Doğu’da bölgesel bir “ittifak kuşağının“ ortaya çıkmasına yol açtığı gözlemlenmektedir. İdeo-Pragmatik Model (IPM) başlıklı yeni model önerisi, İran gibi ideolojik güdümlü otoriter devletlerin güvenlik ve dış politikalarının en iyi açıklandığı model olarak ifade edilmektedir. Devletin bekasına yönelik tehdidin niteliğine bağlı olarak ülke ya pragmatik ya da ideolojik yaklaşımlar izlemeyi seçmektedir. Aynı model Küba, Kuzey Kore ve Venezuela gibi ülkelerin güvenlik ve dış politika yaklaşımlarını analiz için de kullanılabilmektedir.
Farklı başat güçlerin öncülüğünde oluşturulan yeni ticaret koridorları bölgesel ve küresel güvenliğin tüm dinamiklerini değiştirmektedir. Çok boyutlu stratejik potansiyeli ile bu rekabetin gözde bölgesi olan Körfez Ülkelerinin tercihleri ve ittifakları sürekli değişmektedir. Filistin başta olmak üzere sayısız türbülansı ağırlaştıran bu atmosferin denge gücünün Türkiye olması dinamikleri teyit edecektir.Türkiye ve Körfez Ülkelerinin savunma, güvenlik, uzay sektörlerinden ve kurumlarından temsilcileri bir araya getiren ve 2017 yılından itibaren her yıl periyodik olarak gerçekleştirilen Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu, küresel bir marka olarak kurumsallaşan İstanbul Güvenlik Konferansı ile bağdaşık yapılacaktır. Forum; stratejik iş birliği ve karşılıklı kapasite inşasına katkı sunmayı, envanter/ekosistem ihtiyacını karşılamayı güçlendirerek sürdürecektir.