Tarihimize sahip çıkalım!

5-11-2025, 14:38
Oxunub: 55
Çap et
Tarihimize sahip çıkalım!

Bakü – 05.11.25. Merdan Seyitbeyli /Türkel Media/: 1878'de Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid, Çırağan Baskını'nın ardından kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamak için İngiliz Büyükelçiliği'ne başvurdu. Ingiltere Büyükelçiliği ise karşılığında padişahtan Kıbrıs'ı istedi. Bu anlaşmayla ilgili ilk görüşme 24 Mayıs 1878'de gerçekleşti. Anlaşmaya göre Kıbrıs, 4 Haziran 1878'de İngiltere'ye verildi. Daha sonra Sultan Abdülhamid aklını başına toplayarak "Aman, ben ne yaptım?" dedi. Ama çok geçti. Kıbrıs artık bir Türk veya Yunan adası gibi görünse de, asıl sahibi Büyük Britanya'dır. Kıbrıs'ta olduğunuzda kendinizi İngiliz topraklarında hissediyorsunuz.

Bu olaydan bahsediyorum çünkü 600 yıl iktidarda kalan Osmanlı İmparatorluğu'nun Padişahı bile, kendisi ve ailesinin güvenliği için dünyanın en güzel adasından vazgeçmişti. 20 yıl sonra, Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'nda yenildi. İtilaf Devletleri ittifakının Osmanlı topraklarında Ermeniler için bir devlet kurma planı, tarihi topraklarımızda Osmanlı paşalarının gayretiyle hayata geçiriliyor. Osmanlı paşaları, Erivan'ın Ermenilere verilmesini şart koşmuş ve karşılığında Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilan edip tanımayı ve Bakü'yü Rus-Ermeni gruplarından kurtarmayı vaat etmişlerdi. Cumhuriyetimizin kurucuları, baskılara dayanamayarak Erivan'ı Ermenilere bıraktılar.
Batum'daki anlaşmaya göre, Bakü 15 Eylül'de işgalden kurtarıldı. İki yıl sonra, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin çöküşünde Osmanlı faktörünün varlığına tanık oluyoruz. Birinci Dünya Savaşı'nda Rus ordusunun topçu başmüfettişi olarak ünlenen General Aliağa Şıhlinski, sahte temsilci Osmanlı Halil Paşa tarafından kandırılmış ve onun saflığına ve masumiyetine kurban gitmiştir. Altın Orda ordusu sınırımıza dayandığında, hükümetimiz Guba valisine sınır boyunca bir kilometreye kadar uzanan demir yolu raylarını sökmesini emretti. Vali ertesi gün emri yerine getirdi. Ancak bu sefer sahte bir temsilci olan Halil Bey, General Şıhlinski ile görüşerek aceleyle, "Paşam, hükümet sınırdaki demir yolu raylarını söktü. Kızıl Ordu Anadolu'ya giremeyecek ve bu nedenle yardım gecikecek. Lütfen acilen harekete geçin." dedi. General, sözlerine kanarak emri verdi ve raylar tekrar yerine yerleştirildi. Halil Paşa, Ankara'daki Ata Türk'e "yardım" amacıyla zırhlı trenin önünden Bakü'ye girdi ve bağımsızlığımız sona erdi.
Azerbaycan'a ihaneti karşılığında Ruslardan aldığı 8 ton külçe altını Kazım Garabekir Paşa'ya teslim etti. Atatürk'ün talimatlarını büyük bir başarıyla yerine getirdi. Bolşeviklerin Kurtuluş Savaşı için silah ve mühimmat yardımı göndermesini sağladı.
Ancak tüm bu eylemlere rağmen, 12 Mart 1921'de hükümet üyeleri ve Büyük Millet Meclisi Başkanı'nın imzaladığı bir kararnameyle Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa, Halil Paşa ve yakınlarının Anadolu'ya girmeleri yasaklandı. Moskova'ya gitmekte olan Halil Paşa'nın yeğeni Enver Paşa, Türkistan'daki Sovyet rejimine karşı savaş başlattığı için SSCB'den ayrılarak Almanya, Macaristan ve Avusturya'ya gitti. 1 Ağustos 1922'de Ankara hükümeti Enver Paşa'nın Türkiye'ye girmesine izin verdi, ancak Atatürk kendisinden bir daha siyasete karışmayacağına dair güvence aldı. O tarihten itibaren, 1957'deki hayatının sonuna kadar Halil Paşa emekli bir hayat yaşadı. Vasiyeti, mezarına bir şişe rakı dökmekti.

Tarih, insan toplumlarının geçmişteki faaliyetlerini, dünya görüşlerini, sosyal ilişkilerini ve yaşam tarzlarını sistematik olarak inceleyen bir bilimdir. Bu bilimin temel sonucu, geçmiş olayları nesnel olarak inceleme, nedenlerini belirleme ve benzer hataların gelecekte tekrarlanmasını önleme konusunda mükemmel bir ders olmasıdır. Tarihimize sahip çıkalım!