Türk dünyasının tarihi, insanlık medeniyetinin en eski ve en zengin sayfalarından biridir![]() Bakü – 03.11.25. Afet Möhbali /Türkel Media/: Azerbaycan, Anadolu, Altay ve Orhun bölgelerinin kadim topraklarından başlayarak, Türk halkları binlerce yıldır Asya, Avrupa ve Orta Doğu'nun geniş coğrafyalarında büyük imparatorluklar kurmuş ve dünya tarihinin siyasi, kültürel ve ekonomik haritasını şekillendirmişlerdir. Gutlar, Hun İmparatorluğu, Göktürkler, Uygurlar, Büyük Selçuklular, Altın Orda, Moğollar, Timurlular, Osmanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar... ve sayısız başka devlet, yalnızca askeri güç alanında değil, aynı zamanda devlet yönetimi, adalet sistemi ve kültür alanında da derin izler bırakmıştır. Türk devletlerinin ortaya çıkışının temel nedenleri arasında öncelikle örgütlenme yeteneği, devlet adamlığı içgüdüsü ve Türk geleneği yer almaktadır. Türk geleneği, adalet, eşitlik, cesaret ve vatana sadakat gibi değerlere dayanan bir yönetim felsefesidir. Bu kavram, eski çağlardan beri Türk toplumlarında hem siyasi hem de ahlaki düzenin temeli olmuştur. Aynı zamanda Türklerin askeri disiplini, hızlı karar alma sistemi ve toplumsal dayanışma, imparatorlukların sağlam temelini de oluşturmuştur. Göktürk Kağanlığı'nın Orhun yazıtlarında geçen "Halkını terk etme, devletini koru" gibi ifadeler, bu devlet bilincinin ne kadar eski ve köklü olduğunu göstermektedir. Tüm bu etkenlerin bir sonucu olarak Türkler görkemli devletler kurmuşlardır. Tüm bunlara ek olarak, ne yazık ki Türk imparatorlukları güçlendikçe iç boşluklar da ortaya çıkmış ve bu da onların zayıflamasına ve çöküşüne yol açmıştır. Türk imparatorluklarının zayıflamasının ve çöküşünün nedenleri çok yönlü olmakla birlikte, en önemli etken devlet yönetiminde Türk kültüründen ve milli değerlerinden uzaklaşılmasıdır. Zamanla Arap ve Fars kültürünün ve bazı Türk devletlerindeki dini-politik etkilerin artması ve iktidar hırsı, Türk idari geleneklerini gölgede bırakmıştır. Dinin devlet işlerine aşırı müdahalesi, Arapça ve Farsça saray geleneklerinin benimsenmesi ve bu dillerin Türkçe yerine saray dili seviyesine yükseltilmesi, Türk siyasi düşüncesini zayıflatmıştır. Halk dilini ve geleneklerini korumuş olsa da, saray çevresindeki beyler, vezirler ve yöneticiler yavaş yavaş Türk diline ve kültürüne karşı kayıtsız kalmaya başlamıştır. Bu durum, milli birliğin bozulmasına, iç bölünmelere ve sonuç olarak devletin zayıflamasına yol açmıştır. Böylece, bir zamanlar büyük ve güçlü imparatorluklar ideolojik desteklerini kaybettikçe, dış etkilere açık hale gelmiş ve yavaş yavaş tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Ancak tarihsel deneyim, her Türk devleti yıkıldığında, yerine daha güçlü bir Türk devletinin kurulduğunu göstermektedir. Bu, Türk devlet geleneğinin ne kadar derin ve kalıcı olduğunu kanıtlamaktadır. Günümüzdeki modern Türk Cumhuriyetleri, bu zincirin bir devamıdır. Bugün Türk dünyası yeniden birleşme ve güçlenme aşamasına giriyor. Türk devletlerinin iş birliği örgütleri, ortak dil, kültür ve ekonomik projeler, bu tarihi döngünün devam ettiğini gösteriyor. Zaman zaman Türk imparatorluklarının tarih sahnesinden silindiği doğrudur, ancak Türk devletçilik ruhu hiçbir zaman solmamıştır. Bu ruh, bu birlik ve bu irade, gelecekte Turancı düşüncenin, yani birleşik, güçlü ve bağımsız bir Türk birliğinin gerçekleşmesinin temelini oluşturacaktır. |
Son xəbərlər
|
Xəbər lenti
Təqvim
|

