Tarihe damga vuran bir belge - Şuşa Deklarasyonu![]() Bakü – 15.06.25. /Türkel Media/: Tarihte iz bırakan ve ölümsüzlük kazanan önemli belgeler vardır, imzalandıkları zaman ve yer her zaman büyük bir manevi içerik ve öneme sahiptir. Yıllar sonra, nesiller bu tarihi ve toprağı incelemeye geldiğinde, meselenin manevi içeriğini ve özünü daha derinlemesine anlarlar. Bu bağlamda, 15 Haziran 2021, ulusal düşüncemizde ve takvimimizde yeni bir sayfanın başlangıcı olarak kabul edilir. Bağımsızlık tarihimizde ilk kez, özgürlük bayrağının gökyüzünde dalgalandığı Karabağ'da yabancı bir devlet başkanının karşılanması, Azerbaycan ve Türkiye liderlerinin Türk dünyasının manevi başkenti Şuşa'da buluşması ve Azerbaycan ile Türkiye arasında ittifak antlaşmasının imzalanması, 15 Haziran'ı tarihimizdeki en unutulmaz günlerden biri haline getirmiştir. Bu önemli olayların, Büyük Lider Haydar Aliyev'in halkın ısrarlı talebi üzerine siyasi iktidara geri döndüğü ve devletimizi zamanın zorlu sınavlarından kurtardığı Ulusal Kurtuluş Günü ile aynı zamana denk gelmesi, bu tarihe iki kat önem kazandırmaktadır. Bu düşünceler, Milli Meclis Milletvekili Cavanşir Feyziyev tarafından tarihi Şuşa Deklarasyonu'nun imzalanmasının yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada dile getirildi. Bölge için büyük önem taşıyan Deklarasyonun imzalandığı gün, tüm dünyanın gözlerinin Şuşa'da olduğunu kaydetti. Topraklarımızı işgalden kurtarmak için askeri operasyonları başarıyla tamamlayan, düşmanı "demir yumrukla" ezen ve işgalci ülkenin ordusunu ezen Azerbaycan devleti, bu kez diplomatik düzeyde yeni bir zafere imza atıyordu. Özellikle Şuşa Deklarasyonu'nun "Azerbaycan'a yapılan saldırının Türkiye'ye yapılmış sayılacağı, Türkiye'ye yapılan saldırının da Azerbaycan'a yapılmış sayılacağı" fikrini yansıtması, Türkiye ve Azerbaycan'ın "tek millet - iki devlet" eyleminde birleştiğini gösteriyordu. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada dile getirdiği “Azerbaycan’ın kaderi bizim kaderimizdir” fikri, içerik ve anlam bakımından bir millet olarak birliğimizin duygusal bir ifadesidir. Şuşa Deklarasyonu’ndaki imzalar, ülkemizin Vatanseverlik Savaşı’ndaki Zaferi’nden sonra bölgede ortaya çıkan yeni tarihi gerçekliği teyit eden imzalardı. Tarihi Kars Antlaşması’nın imzalanmasından tam 100 yıl sonra, aynı gün Şuşa Deklarasyonu’nun imzalanması sembolik bir anlam taşıyor. Bir asır önce imzalanan ve Karabağ ve Zengezur için büyük önem taşıyan Kars Antlaşması da bölgede yaşanan gergin siyasi süreçlerin zemininde imzalandı. O zamanlar bile dünyanın büyük güçleri bölgedeki çıkarlarını güvence altına almaya çalışıyordu. Tarih kendini tekrar ediyor. Şimdi uluslararası güçler bölgeyi ele geçirmek için açıkça ve gizlice mücadele ediyor. Ancak bir asır önceki durumdan önemli bir fark, artık temel kuralları Azerbaycan ve Türkiye’nin dikte etmesidir. Şimdi, bölgenin bugününü, yarınını ve geleceğini belirleyen ve tüm ilgili tarafları barışa ve karşılıklı işbirliğine çağıran bölgedir. Bölgenin mevcut fırsatlarını tüm dünyaya çağıran ve açan Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bugün, Güney Kafkasya'da ortaya çıkan yeni gerçeklik, iki kardeş ülke tarafından birlikte şekillendiriliyor. Bölgede güvenliğe, kalkınmaya ve halkın refahına hizmet eden bu politikanın, bu gerçekliğin alternatifi yoktur. Azerbaycan ve Türkiye'nin Şuşa Deklarasyonu'nun imzalanmasına kadar birlikte attıkları stratejik adımlar ve bu Deklarasyonun imzalanmasından sonra uygulanan ortak önlemler, bölgemizde yeni bir jeopolitik yapılandırma yaratıyor. Bu, yaklaşık 200 yıldır devam eden jeopolitik yapılandırmaların yeniden tasarlanması ve bundan sonra Azerbaycan-Türkiye ikilisinin liderliğinde yönetilecek ve yönlendirilecek yeni bir bölgesel düzenin ilk resmidir," dedi Cavanshir Feyziyev. Ona göre, Azerbaycan ve Türkiye bölgede geniş bir işbirliği ortamı yaratarak, herkesi işbirliğine davet ederek, kalkınma için yeni ufuklar açarak, refah ve inşa yoluyla bu tabloyu şekillendiriyor. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bu düzeyde gelişmesi, yalnızca bu devletlerin genel ilerlemesine değil, aynı zamanda Güney Kafkasya'da istikrar ve güvenliğin sağlanmasına da önemli bir katkı sağlıyor. Azerbaycan ve Türkiye tarafından ortaklaşa uygulanan enerji ve ulaştırma projeleri, geniş Avrasya alanında devletler ve halklar arasında çok taraflı işbirliği için geniş fırsatlar sunuyor. "Tarihte Türk devletleri arasında Şuşa Deklarasyonu kadar geniş, kapsamlı ve karşılıklı ilişkilerin tüm yelpazesini yansıtan bir belge imzalanmamıştır. Şuşa Deklarasyonu, ortak hedeflerimizin birliği ve çıkarlarımızın uzun bir süre, belki de yüzlerce yıl boyunca uyumlaştırılması açısından tarihi öneme sahip bir belgedir. Dünyada son zamanlarda yaşanan süreçler de gösteriyor ki, ortak dil, kültür ve tarih gibi faktörler bile stratejik ilişkileri Azerbaycan-Türkiye düzeyine getirmek için yeterli değil. Rusya-Ukrayna savaşı bunun açık bir örneğidir. Bu tür kader meselelerinde, tarihi süreçlerin doğru analizi, beklentilerin doğru değerlendirilmesi, stratejinin kesin olarak tanımlanması ve son olarak, karşılıklı güvene dayalı kardeşlik ilişkilerini geliştirmek ve güçlendirmek için ulusal iradenin cesurca uygulanması büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan ve Türkiye liderleri tam da bunu yaptı," diye vurguladı C. Feyziyev. Türk-Azerbaycan birliğinin çekiciliğinin Türk dünyasının manevi bütünlüğü açısından da büyük önem taşıdığını söyleyen Milletvekili, şunları ekledi: "Azerbaycan ve Türkiye'nin inisiyatifi ve katılımıyla hayata geçirilen projeler ve karşılıklı ilişkilerin bugünkü seviyeye getirilmesi, diğer kardeş ülkelerde Türk dünyasının geleceği için büyük umutlar yaratmıştır. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki müttefik ilişkiler, Türk dünyasının siyasi, ekonomik, manevi ve ideolojik yönlerde birliğe doğru entegrasyon süreçlerini canlandırmıştır. Bildirge iki ülke arasında imzalanmış olsa da, aslında bu belge bölgenin ve bir bütün olarak Türk dünyasının geleceğine ışık tutmaktadır. İki kardeş ülke arasındaki stratejik ortaklığın derinleşmesini ve ilişkilerimizin en üst seviyede olduğunu somutlaştıran Şuşa Bildirgesi, Türk dünyasının parlak şahsiyetlerinin mirasına olan sadakatin bir ifadesidir - "Azerbaycan'ın sevinci sevincimizdir, üzüntüsü üzüntümüzdür" diyen Mustafa Kemal Atatürk ve "Türkiye ve Azerbaycan bir millet, iki devlettir." Şuşa Deklarasyonu, gelecek nesillerimize bırakacağımız en değerli manevi mirastır." |
Son xəbərlər
Xəbər lenti
12:06
İletişim Başkanı Altun: İslam karşıtlığı bütün dünyada giderek yükselen yeni bir ırkçılık türüdür12:06
Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Günü'ne adanmış genişletilmiş bir toplantı düzenlendi.13:06
Bakanlar Bir Araya GeldiTəqvim
|