Öğretmenler Kongresi'ndeki Dava

7-10-2025, 10:09
Oxunub: 87
Çap et
Öğretmenler Kongresi'ndeki Dava

1906 yılında düzenlenen ilk Kafkas Öğretmenleri Kongresi, toplumumuzun gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyordu. Kongrenin gündemi oldukça yenilikçi fikirlerle doluydu. Gündemin yaklaşık içeriği şöyleydi: dönemin ihtiyaçlarına uygun bir program hazırlamak, bu programa uygun ders kitapları hazırlamak, okuma-yazma üslubunu geliştirmek, anadilde eğitim, kırsal öğretmenlerin geçimini iyileştirmek, Gori Öğretmen Okulu'nun Bakü ve Gence'de şubesini açmak, eğitim programını buna göre geliştirmek ve benzeri konular.

Azerbaycan tarihinin iki önemli ismi Hasan Bey Zerdabi ve Neriman Nerimanov tarafından başlatılan kongre 15 gün sürdü. 15 Ağustos'ta başlayan tartışmalar 30 Ağustos'a kadar sürdü.

Kongreye, Neriman Nerimanov, Ahmed Bey Ağaoğlu, Hasan Bey Zerdabi gibi dönemin tanınmış aydınlarının yanı sıra, gelecekte pedagojik düşünceye katkı sağlayacak Süleyman Sani Ahundov, Firudin Bey Köçerli ve Abdulla Şaig gibi isimler katıldı.
Kongrenin ana konusu dil meselesiydi. O dönemde okullarda Azerbaycanca konuşmak ve eğitim almak yasaktı. Bu yasak, eğitim müfettişi Levitski'nin denetimindeydi.
Kongre katılımcılarını endişelendiren en önemli konu dil meselesinin çözümüydü. Nerimanov bu meselenin çözümünde özellikle aktifti. Müslüman çocukların Rusça zorunlu eğitimini hiçbir şekilde kabul etmedi. Sorunun çözümü için Kafkasya valisine hazırlanan çağrının yazarlarından biriydi. Nerimanov, valiliğe gönderilmesi planlanan öneride yasağın kaldırılmasını talep edenlerden biriydi. Kongrenin yedinci günü - 21 Ağustos. Çağrı metni tamamen hazır. Ancak bir "ama" var: Hazırlanan metin, "Kongre, valiyi talep ediyor..." sözleriyle bitiyor. Bu sırada salondan genç bir adamın itiraz sesi yükseliyor: "Kongre talep ediyor! Talep yok." Bu ses, Hacı Zeynalabdin Tağıyev'in desteğiyle Odessa'da tıp okuyan genç Neriman Nerimanov'un sesiydi.

Bu sese ilk tepki Hasan Bey Zerdabi'den geliyor. Çağrı metninde "talep ediyor" ifadesinin kullanılması halinde valiyi kızdırabileceğini belirtiyor. Böyle bir durumda çağrıya olumlu bir yanıt vermeyecek. "Talep" ifadesinin yazılması daha uygun ve daha nazik." Böyle bir durumda görüş ayrılıkları ortaya çıkar. Neriman Nerimanov, önerileri oylamaya sunma fikrini ortaya atar. Neriman'ın "talep ediyoruz" önerisi kongre katılımcıları tarafından kabul edilir. O sırada genç öğretmenlerden biri Hasan Bey'e "Yaşına göre değil, aklı başında" diyerek hakaret eder. Hasan Bey hayal kırıklığı içinde salondan ayrılır.

Kongre arifesinde Hasan Bey hasta ve çok zayıftır. Ancak, kamu işlerinde olabildiğince aktif olmaya çalışır. Böyle bir olayın yaşanması onu derinden üzmüştür. Hasan Bey'in eşi Hanife Hanım Malikova, anılarında o üzücü günü şöyle anlatır: "İlk öğretmenler kongresi yapılıyordu. Kongrede üzücü bir anlaşmazlık çıktı. 1906'da yapılan o kongrede, ileri gelenlerden biri (yani Neriman Nerimanov - V.B.), hükümetin kararımızı onaylamasını önermişti. Hasan Bey, "Henüz 'talep etme' noktasına gelmedik; şimdilik sadece 'talep etmek'ten başka bir şey yapamayız." diye yanıt verdi. Gürültü yapıp kendilerini iyi göstermek isteyenler, Hasan Bey'in sözlerini hükümete hizmet etmek olarak yorumladılar. Hasan Bey hizmet etmek için doğmamıştı. Hükümetten alabileceği her şeyi, hiçbir yaygara koparmadan ve yıldırmadan, "talep ederek" elde etti.

Hasan Bey'e hakaret edildiği haberi Hacı Zeynalabdin Tağıyev'e iletildi. Bu tatsız olayın ertesi günü, 22 Ağustos'ta, Hacı Zeynalabdin Tağıyev beklenmedik bir şekilde kongreye geldi ve son derece öfkeliydi. Neriman Nerimanov ile karşılaşması, daha doğrusu çatışması tam bu sırada gerçekleşti. Tağıyev, kongre katılımcılarına hitabında Nerimanov'un yüreğine dokunan sert ifadeler kullandı: "Dünkü kararınız, kongrenin Neriman Necefoğlu gibi dar görüşlü kişiler tarafından yönetildiğini gösteriyor. Kim olduğunu biliyor musunuz? Cebinde tek kuruşu yok. Benim paramla okuyor. Şimdi buraya gelip devrimci görüşmeler yapıyor ve sizi çıldırtmak istiyor. Lütfen dünkü kararınızı değiştirin, çünkü bu, hükümet nezdinde milletimize yapılmış bir utançtır."