ÇÖL KAPLANI ÖMER FAHREDDİN PAŞA![]() Asker ve devlet adamı Doğum yeri 1868, Rusçuk..Özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı sırasında zor koşullar altında Medine’de yönettiği ve iki yıl yedi ay süren Medine Savunması ile ünlüdür. Bu nedenle de “Medine Müdafiî”, “Türk Kaplanı”, “Çöl Kaplanı”, “Medine Kahramanı” adlarıyla da anılır. Halk arasında “93 Harbi” olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra ailesiyle birlikte gelip İstanbul’a yerleşmişti. Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)’yi ve Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harb Akademisi)’ni bitirdikten sonra 1891’de kurmay yüzbaşı olarak Osmanlı ordusuna katıldı. Balkan Savaşı (1912-13)’nda Çatalca savunmasında ve Edirne’nin geri alınışında görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı başladığında 4. Ordu’ya bağlı 12. Kolordu Komutanı olarak Musul’da bulunuyordu. 1915’te 4. Ordu Komutan vekilliğine getirildi. Bu bölgede iken hem zorunlu göçe tabi tutulan Ermenileri yerleştirme işiyle meşgul oldu, hem de Urfa, Zeytun, Musadağı ve Haçin Ermeni isyanlarını bastırdı. 1916’da 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa tarafından Medine’ye gönderildi. İngilizlerin desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı, kısıtlı olanaklarla yaptığı Medine Müdafaası büyük takdir topladı. Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı, yenilen taraf olarak imzalayınca, ordu birlikleri Anadolu’ya nakledilmeye başlanmıştı. Bunun bir tek istisnası vardı, o da Medine Seferi Kuvvetleriydi. Medine Seferi Kuvvetleri, verilen emirlere karşın teslim olmayı reddetmişti. Bu nedenle de ateşkesin tarafları panik içine düşmüş; Medine’yi kuşatan Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah son derece tedirgin olmuş; öte yandan teslim olmanın gerekliliğine inanan bir kısım subay ve asker de bir an önce evlerine dönmek istiyordu. Ne var ki Hicaz Seferi Kuvvetleri Komutanı, “Çöl Kaplanı” lakaplı Fahreddin Paşa teslim olmamakta, “Peygamberin kutsal mevkiini İngilizlere ve yandaşlarının himayesine terk etmem!” diye direniyordu.. Mustafa Kemal Paşa’nın, “Sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdıran komutan” dediği Fahreddin Paşa, bu direnişin en büyük kahramanıdır. Fahreddin Paşa’nın savunduğu Medine dışındaki hemen hemen tüm merkezler asilerin eline geçmişti ve Medine de kuşatma altındaydı. 17 Temmuz 1916’da ordu komutanlığına atanan Fahreddin Paşa komutasındaki Hicaz Seferi Kuvvetleri, Medine kuşatmasını püskürttü. İngilizlerin büyük umut bağladığı isyancı kuvvetler sayıca üstün olmalarına karşın bozguna uğradı. Fahreddin Paşa fiilen katıldığı savunmanın ardından Medine’yi kontrol altına aldı. Çöl Kaplanı Ömer Fahreddin Paşa, elinde bulunan son derece kısıtlı olanaklarla Medine’yi iki yıl yedi ay savundu. Osmanlı’nın Filistin ve Hicaz’ı aynı anda savunacak gücü kalmayınca; Kudüs’ü kurtarmak için Medine’deki kuvvetlerin Filistin’e kaydırılmasına karar verildi. Medine’nin boşaltılması haberini alan Fahreddin Paşa, Cemal Paşa’ya şu telgrafı çekti: “Bu mukaddes şehri, Hazreti Peygamber’in Ravza-i Mutahhara’sını son dakikaya kadar muhafazayla, ecdadımızın Medine’ye, anavatanın kıblegâhına yerleştirmiş oldukları bayrağımızın bana kaldırtılmamasını kemali hürmetle istirham ederim.” Medine boşaltılmayacak ve sonuna kadar da savunulacaktı! Oysa Şam işgal edilmişti; Osmanlı İmparatorluğu Filistin, Lübnan, Suriye, Irak ve bütün Arabistan’ı fiilen kaybetmişti. Mondros Antlaşması imzalandı Medine'yi teslim Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzaladı ve I. Dünya Savaşı’ndan çekildi. 16. Maddeye göre Fahreddin Paşa’nın da teslim olması gerekiyordu. Ama inadında ısrarcıydı Fahreddin Paşa; mütarekeyi tebliği için gönderilen yüzbaşını dahi hapsettirmişti. Teslim olmadı ve şehri savunmaya devam etti. Osmanlı Devleti’nin teslim oluşunun üzerine 72 gün daha geçti; Fahreddin Paşa Medine’yi savunmaya devam ediyordu. İşin boyutu giderek şekil değiştiriyordu. Ne yiyecek kalmıştı, ne ilaç, ne de cephanelik… Fahreddin Paşa, sonunda kendi askerleri tarafından etkisiz hâle getirildi. Medine 13 ocak 1919’da teslim olmuş oldu. 400 senedir süren Medine üzerindeki Türk hakimiyeti sona ermişti… Savaştan sonra Bu inatçı direnişinden sonra Fahreddin Paşa, önce 27 Ocak 1919’da İngiliz kontrolündeki Mısır’a, sonra da 5 Ağustos 1919’da savaş esiri olarak Malta’ya gönderildi. Sürgün sırasında savaş suçlularını yargılamak üzere İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’da kurulan “Divan-ı Harbi” mahkemesi, onu ölüme mahkum etti. Ankara Hükümeti’nin gayretiyle 8 Nisan 1921’de bu esaretten ve ölümden kurtuldu. Fahreddin Paşa, 1926’da İstanbul’a döndü ve burada da askeri görevlerine devam etti. O, artık Medine’yi müdafaasıyla tanınan bir Paşa’ydı. 5 Şubat 1936’da Ferik Korgeneral rütbesindeyken TSK’den emekli oldu. Fahreddin Paşa öldü O artık emekliydi; ama ülkesine duyduğu derin bağ asla sarsılamazdı. Gönlü ülkesinin aşkıyla dolmuş bu adam, 22 Kasım 1948’de bir tren yolculuğu sırasında kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti. Vasiyetiydi; Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi. Cesareti, asla vazgeçmedikleri, sevdikleri ve saydıklarıyla bir Fahreddin Paşa geçti bu dünyadan… |
Son xəbərlər
Xəbər lenti
Təqvim
|