İbrahim Yusufoğlu’nun Arpaçay’dan Hazar’a uzanan dolambaçlı yolu

14-09-2025, 10:29
Oxunub: 182
Çap et
İbrahim Yusufoğlu’nun Arpaçay’dan Hazar’a uzanan dolambaçlı yolu

İbrahim Yusufoğlu – “Arpaçay’dan Hazar’a”
(İbrahim Yusufoğlu’nun doğum günü için)


Merhaba sevgili okurum! Bu seferki sohbetimizin konusu yol olacak. Kelimenin tam anlamıyla, “Dünyada birçok yol var” (X.A). Yol hakkındaki diğer tüm düşünceleri bir kenara bırakarak, kutsal bir yerden fışkıran ve çağlayanlar halinde Arpaçay’la buluşan, tertemiz, gözyaşı gibi bir pınarın aktığı doğal yoldan bahsedeceğim. Yukarıda da belirttiğim gibi, birçok yol var ve bu yolların kat ediliş biçimleri de oldukça çeşitli. Hayat yolunu kollarında, sırtlarında, sürüler halinde yürüyenler olduğu gibi, bu kutsal yolu, dağlardan, vadilerden ve ovalardan geçerek, doğal seyrinde dolambaçlı bir hayat yoluna, bir destana dönüştürenler de var. Bugünkü sohbetimizin kahramanı, Arpaçay'dan Hazar Denizi'ne uzanan dikenli bir yolu doğal olarak kat eden ünlü eğitimci ve sevilen şair İbrahim Yusufoğlu. Sohbetimizi, şairin en yeni kitaplarından biri olan ve 2025 yılında yayınlanan "Arpaçay'dan Hazar Denizi'ne" şiir kitabından seçtiğim ana başlıklar üzerinden yapılandırmaya çalışacağım.

İbrahim Yusufoğlu, Azerbaycan edebiyat ve sanat düşüncesinin önemli isimlerinden biridir. Adı sadece bir şair, yazar veya yayıncı olarak değil, aynı zamanda manevi bir okulun taşıyıcısı, milli ve kültürel hafızanın bekçisi, söz ve kalemin değerli sahibi ve gelecek nesillerin eğitimine katkıda bulunan çalışkan bir eğitimci olarak da anılmaktadır. Şairin ülkemizde ve yurt dışında yayınlanmış birçok çocuk şiir kitabı bulunmaktadır. Sohbetimizin konusu olmadığı için bu konuya değinmeyeceğiz. İbrahim Yusifoğlu, yaratıcılığıyla okuyucuya sanatsal ve estetik bir haz vermekle kalmaz, aynı zamanda milli aidiyetin, tarihi köklerin ve manevi temellerin unutulmamasını da sağlar:

Dədə Qorqud gəzən Oğuz elimdi,
Uludu torpağı, daşı Şərurun.
Dili Türkün dili-ana dilimdi,
Qədimdən qədimdi yaşı Şərurun.
(Azerbaycan türkçesinde)

İbrahim Yusifoğlu, halkına kalemiyle yol gösteren ve kelimelerin gücüne inanan aydınlardan biridir. Eserlerinde, sıradan bir insanın kaderi, hayatın iniş çıkışları, vatan sevgisi ve milli değerlere bağlılık ana çizgiyi oluşturur. Ona göre kelimeler sadece bir ifade aracı değil, aynı zamanda bir mücadele aracı, milli varlığı korumak için seçilmiş bir silahtır.

Okur, eserlerinde kuru bir acıma duygusuyla değil, gerçek duyguların gücüyle karşılaşır. Şiirlerinde lirizmi, gazetecilik yazılarında ise olguları ve argümanları vurgulayarak duruşunu açık ve kararlı bir şekilde ifade eder.

Yusifoğlu'nun şiirlerinin en çarpıcı yönü, vatanseverliği ve milli duygulara olan bağlılığıdır. Aynı zamanda halkın tarihsel geçmişini ve gelecekteki sorumluluğunu da hesaba katar. Okuyucularını milli hafızayı korumaya ve köklerini unutmamaya çağırır. Eserlerine yakından baktığımızda, milli aidiyet meselesinin yaşam duruşu ile sanatsal ifadesi arasındaki ayrılmaz bağda yansıdığını görürüz.

İbrahim Yusifoğlu aynı zamanda edebiyat ortamının aktif bir katılımcısı, fikir alışverişine açık ve toplumsal süreçlerden uzak durmayan bir aydındır. Gazetecilik yazıları okuyucuyu düşündürür, kamuoyunu etkiler ve toplumda milli bilincin güçlenmesine hizmet eder. Söz adamı olmasının yanı sıra, duruşuyla da örnek bir vatandaştır.

Yusifoğlu'nun eserleri yalnızca bugünün okuyucusuna değil, geleceğin okuyucusuna da hitap etmektedir. Sanatsal ve gazetecilik alanındaki yaratıcılığı, ulusal hafızanın kütüphanesinde görkemli bir yer edinecektir. Çünkü bu eserler, insan ruhunun, vatan sevgisinin, sözlerin ve samimiyetin vücut bulmuş hâlidir.

Edebiyatın en önemli misyonlarından biri, halkın hafızasını korumak, geçmişini, bugününü ve geleceğini sanatsal sözle nesillere aktarmaktır. Azerbaycan edebiyatında bu misyonu onurla yerine getiren yazarlardan biri de şair İbrahim Yusufoğlu'dur. Nahçıvan teması, eserlerinde özel bir yere sahiptir. Şair, çok çeşitli konulardaki şiirlerinde, tanık olduğu tarihi olayları, kadim toprakların muhteşem doğa manzaraları eşliğinde ustalıkla anlatır.

Azerbaycan'ımızın en güzel köşelerinden biri olan Ahura'dan (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Şerur ilçesi, Ahura köyü) başlayan kudretli pınarımız, dağlar ve kayalar arasından yol alır ve önce dillerde destansı bir isme sahip olan hareketli Arpaçay'a ulaşır. Hareketli Arpaçay onu sakin Araz'la tanıştırır. Sakin Araz onu ana Kür'e götürür. Yolunun sonunda, ana Kür'ün koynunda tüm Azerbaycan'ı dolaşıp Hazar Denizi'ne ulaştığında, bu pınarın hüzünlü ama güven verici uğultusunu duyarız:

Daha qorxusu yox, coşan sellərin,
Xançoban zirvədən eli qoruyur.
Gülləri sulayan Sara xanımsa,
Qəlbində əbədi məhəbbət duyur.
(Azerbaycan türkçesinde)

Sözlerin, edebiyatın, sanatın ve ilahilerin gücü bu dizelerde olmalı. İbrahim Yusifoğlu, şiirlerinde Nahçıvan'ı yalnızca coğrafi bir konum olarak değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel kodların koruyucusu olarak da sunar. Nahçıvan, yazılarında taş bir hafıza, binyılların sesi, atalarımızdan bize miras kalan kutsal bir ocak gibidir. Şair, bu toprakların kadim tarihini ve halkımızın kültüründeki rolünü sanatsal ve gazetecilik diliyle okuyucuya aktarır.

Yusifoğlu, eserlerinde Nahçıvan'ı doğası, insanları, siyasi ve tarihi kaderiyle aydınlatır. Nahçıvan'ı Azerbaycan'ın temel dayanak noktalarından biri olarak görür ve bu toprakların tarih boyunca hem bir kalkan hem de bir köprü rolü oynadığını gösterir. Şairin şiirlerinde Araz Nehri, Elince Kalesi, Batabat'ın güzellikleri ve Ordubad'ın antikliği yalnızca manzara tasvirleri değil, aynı zamanda halkın gücünü ve mücadele ruhunu da yansıtır.

İbrahim Yusifoğlu, eserlerinde bağımsızlık döneminde Nahçıvan'ın siyasi önemine de geniş yer verir. Abluka altında yaşamış ancak kendi kalkınma yolunu bulmuş bu bölge, şiirlerinde bir direniş ve irade okulu olarak sunulur. Nahçıvan'ı Azerbaycan'ın bütünlüğünün garantörü ve milli gururun direği olarak değerlendirir.

Yusifoğlu için Nahçıvan temasının ana figürü insandır. Nahçıvan ortamı ve doğası tarafından yetiştirilmiş bir insan. Şairin şiirlerinde, çalışkan, vatansever ve milli değerlere bağlı Nahçıvan halkı ön plana çıkarılır. Onlar, hem tarihin zorluklarına göğüs germiş hem de geleceğe umutla bakmış kahramanlardır. Şair, bu insan imgesiyle tüm Azerbaycan halkının gücünü ve dayanıklılığını gösterir.

İbrahim Yusifoğlu'nun eserinde Nahçıvan, yalnızca bir bölgenin değil, aynı zamanda tüm Azerbaycan'ın bir sembolü olarak sunulur. Eserlerinde bu topraklar hem milli hafızanın parlak bir sembolü hem de geleceğe giden yoldur. Şair, Nahçıvan'ı sevmenin, korumanın ve geliştirmenin Azerbaycan'ın varlığını güçlendirmek anlamına geldiğini okuruna aktarır.

Yusifoğlu'nun yazılarında Azerbaycan imgesi hem toprak hem de ruh kavramına yansır. Vatan derken yalnızca coğrafi sınırlarla sınırlı kalmaz, aynı zamanda milletin tarihini, gelenek ve göreneklerini, halkının kaderini ve gelecek özlemlerini de ele alır. Eserlerinde Azerbaycan'ı hem milli ve kültürel bir miras hem de bir savaş alanı olarak sunar.

İbrahim Yusifoğlu, Azerbaycan tarihinin zor dönemlerini, halkın trajedilerini ve kahramanlık anlarını şiirlerinde ustalıkla canlandırır. Karabağ konusuna özel bir hassasiyetle yaklaşır ve Azerbaycan halkının gerçek sesini dünyaya duyurmayı şairin bir yurttaşlık görevi olarak görür. Eserlerinde şehitlerin anısı, savaşın acıları ve aynı zamanda halkın sarsılmaz iradesi büyük bir ustalıkla işlenmiştir.

İbrahim Yusifoğlu, Azerbaycan konusunu yalnızca siyasi ve tarihi anlam çerçevesinde değil, aynı zamanda dil ve kültür bağlamında da ele alır. Azerbaycan dilini ulusal varoluşun temel direği olarak görür ve eserlerinde ana dilin saflığını korumanın önemini defalarca vurgular. Şiirlerinde Azerbaycan halkının ulusal kimliğinin pasaportu olarak kültür, sanat ve folklor örnekleri sunar:

Daha qorxusu yox yad qüvvələrdən,
Bu yurda göz dikmək çətinləşibdi.
Bu günkü qayğıdan, saf məhəbbətdən,
Əlincə daha da mətinləşibdi!
(Azerbaycan türkçesinde)

İbrahim Yusifoğlu'nun yaratıcılığı, Azerbaycan'a duyulan sevgiyle harmanlanmış edebi bir tarihçedir. Nahçıvan'ı Azerbaycan'ın bütünlüğünün teminatı ve milli gururun direği olarak gördüğünden, şüphesiz ki Elince derken, yüzyıllardır özgürlük mücadelesi veren Azerbaycan'ı kastediyor. Bazz Kalesi'nden bahsetmese de, büyük Babek'in nerede olduğunu her kelimesinde duyabilirsiniz. Gazetecilik yazıları, şiirleri ve araştırmaları Azerbaycan konusunu çeşitli açılardan aydınlatıyor, milli kimliği güçlendiriyor ve gelecek nesillere vatanseverlik dersi veriyor. Yusufoğlu'nun eserlerinde Azerbaycan hem geçmişin hatırası, hem bugünün hakikati, hem de yarının umududur. İbrahim Yusufoğlu, Hazar Denizi'nin koynuna büyük bir ustalıkla demir atan Azerbaycan adlı geminin dümeninin emin ellerde olduğunu güvenle belirtiyor.

30 Eylül 1954'te Eski Doğu'nun kapısı sayılan Nahçıvan'ın Ahura köyünden yola çıkan kahramanımızın, Hazar Denizi'nin ötesinde, Gündoğan'a doğru daha nice yollardan vatanına doğru yol almasını umuyorum! Yolun her daim açık ve çiçeklerle dolu olsun İbrahim Yusufoğlu!

Çok değerli okuyucum, sonuna kadar muhatabım olduğun için teşekkür ederim. Hayat yolunda herkes için işaretler olduğuna ve başkalarına da yol gösterdiğine her zaman inandım. Sen de inan!

Zaur USTAC,
Yazarlar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni,
AYB ve AJB Üyesi


Türkçeye aktardı: Ramiz Meşedihesenli,
Türkel Media Genel Yayın Yönetmeni.