Hazar denizinden Türk devletleri arasındaki enerji koridoruna
Сегодня, 09:04. Разместил: admin

Bakü – 16.10.25. Taclı Beyim /Türkel Media/: Hazar Denizi'ne her baktığımda, sadece bir su kütlesi değil, aynı zamanda Türk dünyasının köklü tarihini ve parlayan geleceğini görüyorum. Bu denizin suları, benim için sadece dalgaları değil, aynı zamanda Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan binlerce yıllık kardeşlik bağlarını da taşıyor. Hazar, yalnızca coğrafi bir oluşum değil; o, Türk dünyasının kalbinde atan stratejik bir inci ve adeta ortak kaderimizin yazıldığı bir sayfa gibi. Enerji kaynakları, ticaret yolları ve derin kültürel bağlamda yüzyıllardır bir köprü vazifesi gören bu denizin etrafında yükselen Türk devletleri olarak, ortak bir vizyonla bölgesel iş birliğini ve kalkınmayı hedeflememiz, bence en büyük sorumluluğumuz.

Bana göre Hazar Denizi, dünyanın en büyük kapalı su kütlesi olmasının ötesinde, içinde barındırdığı zengin hidrokarbon yataklarıyla adeta bir hazine sandığı. Petrol ve doğalgaz rezervleri, Azerbaycan'dan Kazakistan'a, Türkmenistan'dan diğer kıyıdaş ülkelere kadar hepimiz için önemli bir ekonomik kaldıraç sunuyor. Bu enerji kaynakları, sadece bizim kalkınmamıza değil, aynı zamanda Avrupa'nın enerji arz güvenliğine de şüphesiz büyük katkılar sağlıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı ve TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) gibi devasa projeleri düşündüğümde, Hazar enerjisinin Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasının ne denli vizyoner bir adım olduğunu görüyorum. Bu projeler, Türk devletleri arasındaki enerji koridoru iş birliğinin en somut örnekleri olmanın yanı sıra, bölgemizin jeopolitik önemini de gözler önüne seriyor. Türkiye olarak, hem bir enerji güzergahı hem de bir enerji pazarı olarak bu stratejik denklemde kilit bir konumda yer almamız, benim için her zaman gurur verici olmuştur.
Hazar Denizi'nin tarihi dokusuna indiğimizde, kadim İpek Yolu'nun deniz bağlantısını oluşturan önemli bir güzergah olduğunu görüyoruz. Bugün de bu tarihi miras, modern ticaret ağlarıyla yeniden canlanıyor; bu beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Türk devletleri olarak, Hazar Denizi'ni kullanarak Asya ile Avrupa arasında "Orta Koridor" olarak bilinen alternatif bir ticaret yolu oluşturma çabamız, geleceğe yönelik en büyük atılımlarımızdan biri. Çin'den başlayıp Kazakistan, Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya uzanan bu koridor, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir köprü vazifesi de görüyor. Bakü Uluslararası Deniz Ticaret Limanı, Türkmenbaşı Limanı ve Kazakistan'daki Aktau Limanı gibi modern altyapılar, Hazar Denizi'ndeki yük taşımacılığını hızlandırmakta ve Türk devletleri arasındaki ticareti kolaylaştırmakta. Demiryolu ve karayolu bağlantılarıyla entegre olan bu limanlar, bölgemizin lojistik potansiyelini artırmakta ve biz Türk devletlerini küresel tedarik zincirlerinde daha etkin bir konuma getirmekte; bu, hepimiz için yeni fırsatlar demek.

Hazar Denizi ve çevresindeki Türk devletleri olarak, sadece enerji ve ticaret alanında değil, aynı zamanda çevre koruma, balıkçılık, turizm ve bilimsel araştırmalar gibi pek çok alanda da iş birliği potansiyeli taşımamız, geleceğe dair umutlarımı yeşertiyor. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında yürütülen çalışmalar, bu iş birliklerinin daha da derinleşmesine zemin hazırlıyor ve bana göre, bu teşkilat ortak geleceğimizin en güçlü garantörlerinden biri. Şunu içtenlikle söyleyebilirim ki, Hazar Denizi, Türk dünyası için sadece bir coğrafi sınır değil, aynı zamanda ortak bir gelecek vizyonunun sembolüdür. Enerji kaynakları, modern ticaret yolları ve güçlü iş birliği potansiyeliyle Hazar, Türk devletlerinin küresel arenada daha etkin bir güç olmasında kilit rol oynuyor. Bu stratejik inciyi korumak, geliştirmek ve sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek, hepimizin, tüm Türk dünyasının ortak sorumluluğudur. Benim inancım tam ki, Hazar'ın bereketi, Türk devletlerinin birliği ve gücüyle geleceğe ışık tutmaya devam edecektir.

Вернуться назад